25 Kasım 2014 Salı

Takı tasarım örnekleri





      Daha birçok takı örneklerini becerim.blogspot.com adresinden bulabilirsiniz.Tasarım ve çalışmalar anneme aittir.Siparişlerinizi mail ile verebilirsiniz,ayrıca size özel tasarımlarınız içinde çalışma yapılabilir.

19 Kasım 2014 Çarşamba

Kayısı kıvamında yumurta pişirmek



             
Yumurtayı çok sevdiğim için özellikle kayısı kıvamında yumurta ya dayanamam.Sevgili bikiniprejesi de çok tatlı dille anlatmış bende paylaşmak istedim.
Herkese afiyet olsun.


                                                Tam Kıvamında Kayısı Yumurta
---Kendi kabında buzdolabındaki yumurtalar haşlama tenceresine, hak ettikleri hassasiyetle, yavaşça bırakılır.
---Tencere, yumurtaları biraz geçecek kadar soğuk su ile doldurulur.
---Suya bir çimdik tuz katılır.
---Kısık ve orta ateş arasında kaynamaya bırakılır.
---Yumurta dikkat ister. Pişirirken, gözler üzerinden ayrılmaz.
---Hafifçene kaynamaya başlayınca, ateş ortanın biraz üstü seviyeye getirilir.
---Eksiksiz 2 dakika boyunca kaynatılır.
---Tencerenin altı kapatılır.
---Çeşmenin soğuk tarafı nazikçe açılır.
---Tencere, suyu ve yumurtalarıyla çeşmenin altına tutulur.
---Devirdaim hesabı, içindeki su soğuyana kadar çeşmenin altında bekletilir.
    Artık yumurtalar nefis kıvamlı kayısıya dönüşmüştür.

http://bikiniprojesi.blogspot.com.tr/ bloğundan alınmıştır.

17 Kasım 2014 Pazartesi









GÜLMEK


Mevlana Celaleddin-i Rumi

Bebekler doğar doğmaz içgüdüsel olarak ağlarlar ama ancak dört hafta sonra gülümsemeye başlarlar. Anne ve babanın bundan mutluluk duyduğunu hissettikçe bebeklerin gülmeleri fazlalaşır.
Gülerken kalp atışı hızlanır derin nefes alınır beyin tarafından ‘endorfın’ denilen kimyasallar salgılanır. Endorfin ise vücudumuzda gerginliği ağrıyı azaltır. Gülmek de üzüntü veya öfke gibi bir boşalma yoludur ancak bunun niçin böyle olduğu tam olarak bilinmiyor. Hepimiz güldükten sonra kendimizi daha iyi hissediyoruz. Kahkaha ile gülmekle gülümsemeyi ayırt etmek gerekir. Gülümsemek kesinlikle insanın karşısındaki için iyi şeyler hissetmese bile kendisi için bir mutluluk ifadesidir.
Mevlana Celaleddin-i Rumi
     Yapılan bir araştırmaya göre insanlar 50′li yıllarda günde ortalama 18 dakika gülerken bu süre günümüzde 6 dakikaya düşmüş bulunmaktadır.
Yetişkinlerin günde ortalama 60; çocukların ise 500 kez güldüğü ve bir gülüşün ortalama 6 saniye sürdüğü araştırmacılar tarafından saptanmıştır.


16 Kasım 2014 Pazar






Bakın bizim ne kadar batıl inançlarımız varmış!...



Diyanet'in hurafe listesine göre, yaygın olan başlıca batıl inançlar aşağıda listelenmiştir.

 - Ateşe su dökülürse cin çarpar, yiyeceklerin ağzı kapatılmadığında gece onlardan cinlerin yediği anlayışı,
 - Kuran ve sünnet ile örtüşmediği halde dövme yaptırmak, erkeklerin küpe takması, burçların insan karakterine etkili olduğu inancı,
 - Türbe, yatır gibi yerlerden medet ummak. Bir yatırın mezar taşına mum yakıp, dilek tutmak, - Sünnet olan çocuğun acısının azalacağına inanılarak sünnet olma anında annesi ve diğer hanımlar tarafından oklava çevirmek,
 - Yeni doğan çocuğun dindar olması için göbek bağını keserek cami avlusuna bırakmak,
 - Konuşmayan çocukların konuşabilmesi için cuma namazından sonra müezzin tarafından cami anahtarını çocuğun ağzına sokup çıkarmak,
 - Yürümeyen çocukların ayaklarına ip bağlayarak cuma namazından ilk çıkan kişiye ipi kestirmek,
 - Kırkı çıkmamış bir bebeğin tırnakları kesilirse o çocuğun hırsız olacağına inanmak,
 - Küçük çocukların üzerinden atlanıldığında boylarının kısa olacağına inanmak,
- Çocuğu olmayanlara çocukları olması için deve dili veya etini yedirmek,
 - Çocuk doğan eve 40 gün süre ile et alınmaması gerektiğine inanmak,
 - Yeni doğan çocuğun kırkı çıkmadan evden çıkarılmaması gerektiğine inanmak, - Boyu ölçülen çocuğun cüce kalacağına inanmak,
 - Gelinin kucağına erkek çocuk verilince çocuğunun erkek olacağına inanmak,
 - Loğusa kadının herhangi bir şeyden zarar görmemesi inancıyla, bulunduğu yere süpürge, soğan, sarımsak asmak, yastığının altına iğne, bıçak gibi şeyler koymak,
 - Loğusa kadını kırkı çıkana kadar yalnız bırakmamak,
 - Hamile kadınların saçlarını kesmemeleri gerektiğine inanmak,
 - Nikah esnasında gelin ve damadın birbirlerinin ayağına bakması halinde, önce basanın sözünün geçeceğine inanmak,
 - Gelin ve damadın üzerine para, üzüm, şeker ve leblebi gibi şeyler atıp, kapıda küp kırmak,
 - Evlenmeyen genç kızların kısmetinin açılması için müezzine minareden para attırmak, mendil veya eşarp sallatmak,
 - Baykuş ötmesi, kara kedinin insanın önünden geçmesi, horozun vakitsiz ötmesi, insanların ve araçların önünden tavşanın geçmesinin uğursuzluk sayılması, karganın ötüşünün o bölgeye gelecek belanın işareti olarak kabul edilmesi,
 - İki bayram arasında nikah yapmak, duaların kabulü için mübarek gecelerde ziyaretgahlarda mum yakmak, gece vakti tırnak kesmek, cuma ve arefe günlerinde çamaşır yıkamak, dikiş dikmek, temizlik yapmak, akşam sakız çiğnemeyi ölü eti çiğnemek gibi kabul etmek, gece aynaya bakmak gibi şeylerin uğursuzluk getireceğine inanmak,
 - Elden ele sabun, makas, bıçak, iğne ve soğan vermenin uğursuzluğuna inanmak,
 - Sağ elinin içi kaşındığında para geleceğine, sol elinin içi kaşındığında da para çıkacağına, ayak altı kaşındığında da yola çıkılacağına inanmak,
 - Cam ve porselen gibi eşyanın aniden düşüp kırılmasını, bir belanın defedileceğine işaret saymak,
 - Merdiven altından geçmeyi uğursuzluk saymak,
 - Cenazenin 7., 40., 52. gecesi ile ölüm yıldönümünde hatim ve mevlit okutmak,
 - Cenazenin alkışlanma uğurlanması, cenazenin arkasından slogan atmak ve çiçek serpmek, cenaze için üçüncü gününde helva ve yemek dağıtmak, kefen arasına dua, ayet ve vasiyetname koymak, ölen kimse için arefe günü kurban kesmek,
 - Hastanın başı üzerinde tuz gezdirmek, köz söndürmek, kurşun döktürmek,
 - Dileğin kabulü için ağaçlara bez-çaput bağlamak, türbelere adakta bulunmak, türbe ziyaretlerinden şifa beklemek,
- Hıdrellez günü sahile gidilerek kuma veya toprağa ev, araba veya kadın resimleri çizilerek böylece çizilen resimler sayesinde ileride onlara sahip olunacağına inanmak,
 - Camiye girerken cami duvarını öpmek,
 - Tekke ve türbelerde kurban kesmek, türbe ve tekkelerden şifa beklemek, mum yakmak, el yüz sürmek,
 - Misafirin, askere gidenin veya yola çıkanın arkasından su dökmek, - Kahve falına bakmak, falcılara, büyücülere gitmek,
 - Ay ve güneş tutulmasında silah atmak, teneke çalmak.

Bunlarda dünyanın batıl inançları
Dünyada Batıl İnançlar
13. Cuma : İskandinav mitolojisinde 12 tanrıya 13. kötü tanrının katılmasının insanlara kötü talih getirdiğine inanılır.
 2 ayaklı merdiven açıkken bir üçgen oluşturur. Altından geçmek bazı Hıristiyanlarca kutsal üçlemenin bozulmasına neden olduğuna inanılır. Kutsal üçleme kırılarak şeytanla bir anlaşma içerisine girildiği söylenir ve kötü şans getirir.
 Antik Mısır’da Tanrıça Bast siyah bir kedi olarak tasvir edilirdi. Hıristiyanlarca diğer dinleri çağrıştıran her türlü obje kötü şans getirirdi ve dinlerine karşı çıkardı siyah kedi de dinlerine zarar verecek tanrıyla aralarına girecek bir objeydi. Hatta kedileri olan kadınlar bir dönem cadılıkla suçlanıp cezalandırılmıştı
 Engizisyon Mahkemeleri zamanında. Yakınlarda bir baykuş 3 kez öttüğünde oraya ölüm getirdiğine inanılır kimilerince.
 Ortada hiçbir şey yokken evin içinde bir köpeğin havlaması sonucunda evde birinin hastalanacağına inanılır.
 Masada bıçakların üst üste gelmesi durumunda yani hane içerisinde masada duran bıçaklar çakışırsa o evde kavga olacağına inanılır.
 Sebebi ve temeli bilinmese de evde kırılan aynanın 7 yıl şansızlık getirdiğine inanılır. Durduk yere sebepsiz kırılan aynanın ise ölüm getirdiğine..
 Birçok toplumda batıl olarak ev içerisinde şemsiye açmanın kötü şans getirdiğine inanılır.
 1 Mayıs’tan önce ağaçtan çiçek koparıp eve getirmek kötü şans getirir.
 Birine karşılığında başka birşey almadan eldiven vermek kötü şans getirir. Suya, denize taş atmak kötü şans getirir.
Yeni ayakkabılar masanın üstünde bırakılmaz. Yeni eve taşınırken eski evin süpürgesi yeni eve götürülmez.
 Kulağınız yanıyorsa biri sizi anıyor demektir. Sol kulak yanıyorsa kötü sağ kulak yanıyorsa iyi şekilde Sol elinizin avuç içi kaşınıyorsa kavga edeceksiniz sağ elinizin avuç içi kaşınıyorsa para gelecek İyi bir şeyden bahsederken ve zarar gelmesi istenmiyorsa tahtaya 3 kez vurulur.
 Süpürgeyle vurduğunuz kişi tembel olur.
 Eğer fakir birine yeni bir çift ayakkabı vermezseniz hayatınız boyunca öldükten sonra diğer yaşama çıplak ayakla gidersiniz.
 Birinin bardakta yarım kalmış suyuna su ilave ederek içilmez kötü kader getirir.
Cadılardan korunmak için mavi boncuk taşınır.
 Eğer köprüde bir arkadaşınıza hoşçakal derseniz o arkadaşınızı bir daha göremezsiniz.
 Fırtınalı havada saç kesmek iyi şans getirir.
 Kediler bebeklerden uzak tutulur, kedilerin bebeklerin nefesini çaldığı söylenir.

Tırnaklar veya saçlar kesildikten sonra yakılmalı veya gömülmelidir.


2 Kasım 2014 Pazar

Çikolata kaşıklar





Çikolata kaşıklar ben çok beğendim siz nedersiniz.İlk fırsatta bende deneyeceğim.
http://best-hand-made.net/post335489985/  .bu adreste görebilirsiniz.







Karbonat ve başarıları



* Evinizdeki halıları süpürseniz de silseniz de zamanla kokmaya
başlar. Halı yıkamacılara verdiğiniz halı bilin ki, en kötü kimyasal
deterjanla, yerlerde araba yıkanır gibi yıkanmaktadır. Oysa kokuyu
çıkarmak için şunu yapabilirsiniz. Bir iki avuç karbonatı halının her
tarafına serpin ve 1-2 saat bekledikten sonra elektrik süpürgesi ile
iyice süpürün. Halınızdaki o kötü kokudan eser kalmayacaktır.

* Buzdolabınızdaki kokuyla baş edemiyorsunuz. Bütün yiyecekleri dışarı
çıkar, sil, süpür, kurula vs. uğraşmak istemiyorsanız bir kâse
karbonatı buzdolabının bir köşesine koyun. 4-5 günde bir karıştırın.
Kötü kokuların gittiğini göreceksiniz. Ayrıca dolapta sakladığınız
meyve sebzeler üzerinde koruyucu bir etkisi olacaktır karbonatın.

* Halı, koltuk, elbise üzerine yağ mı damladı? Panik yapıp, deterjana
saldırmayın! Çünkü deterjan leke olan bölgenin rengini açıp renk
dokusunu bozacaktır. Bunun yerine yağ lekesinin üzerine karbonat dökün
ve üzerini hafifçe ıslayın. 1-2 saat bekledikten sonra silin. Yağ
lekesinden eser kalmayacaktır. Zira suyla birleşen karbonat yağları
söküp atan doğal bir sabun haline gelir.

* Mutfak tezgâhınızın mermerlerini ve fayanslarını limonlu karbonat
ile ovun ve durulayın. En güzel temizleyicidir. Kimyasal deterjan
kalıntısı kalmadığı için üzerine meyve- sebzelerinizi, ekmeğinizi
rahatlıkla koyabilirsiniz.

* Kirli lavabolarınız için krem deterjanlar yerine limon ve karbonat
kullanın. Lavaboya karbonat döküp limonla ovun. Hem kirlerin
kaybolduğunu hem de parladığını göreceksiniz.

* Ayrıca tıkanan lavabolarınızı açmak için bir su bardağı karbonatı
lavaboya dökün. Üzerine 1 bardak sirke ilave edip 2 litre kaynar suyu
lavaboya boşaltın. Tıkanan lavabo açılacaktır.

* Dibi tutan tava ve tencerelerinize akşamdan karbonat döküp, sıcak su
ilave edin. Sabah temizlerken zorlanmayacaksınız.

* Paslanabilecek eşyalarınızı karbonatla ovarsanız paslanmasını
engellemiş olursunuz.

* Porselen gibi kararan eşyalarınız varsa limonlu karbonat ile ovun.
Rengi açılacaktır.

* Aynı şekilde gümüş eşyalarınızı suyla macun haline getirdiğiniz
karbonat ile ovarsanız, rengi açılıp parlayacaktır.

* Elbise dolabınızda rutubet ve küf kokusu varsa ve naftalin kokusunu
da sevmiyorsanız dolabınızı bir köşesinde ağzı açık şekilde kavanozda
karbonat bulundurun.

* Banyo duşa kabin camlarını karbonat ile silip durulayın. Duş alırken
daha rahat nefes alacaksınız.

* Banyo terlikleriniz ister tahta ister plastik olsun üzerine karbonat
dökün ve öyle duş alın. Hem terlikleriniz hem de ayaklarınız rahat
edecek. Bu yolla tahta takunyalarınızın ömrü uzayacağı gibi kimyasal
temizleyiciler, cildinizden uzak tutmuş olacaksınız.

* Çamaşır makinesinde kullandığınız deterjan miktarını yarı yarıya
azaltıp gerisini karbonat ile tamamlayın. Çamaşırlarınız daha temiz ve
kimyasal artıklardan uzak kalmış olacaktır.



Alıntıdır.

30 Ekim 2014 Perşembe

Herşey organik mi acaba?




Herşey Organik....mi acaba ?

        Son dönemde moda kelime Organik,öyle hasret kalmışız ki doğal şeylere bu zafiyetimizden herkes kendine paye çıkarıyor.Firmalar,çiftçiler,üreticiler.Sözüm ona organik diye aldığımız bir çok şey acaba gerçekten organik mi?Peki bundan nasıl emin olabiliriz.Sanırım işimiz zor.Sadece güvendiğimiz insanlar yada firmalar bizi biraz rahatlatabilir.
   Bu iş biraz karışık peki bizler organik miyiz!
   Bence bunu biraz düşünmeliyiz,artık doğallığımız kalmadı,yapmacık davranışlar,lüks yaşamak biraz kafamız karıştı ve artık annelerimizin anneannelerimizin evinde gördüğümüz hiçbir şeyi uygulamaz olduk,
mesela diyelim mutfakla alakalı tencere yemeklerimiz;Artık neredeyse unutuldu; daha elegan ya da hazır yemekler. Buna da bahanemiz var şartlar diyoruz.Çalışıyoruz koşuşturmaktan vakit kalmıyor yada meraklıyız sürekli yeni şeyler denemek istiyoruz.Peki bu böyle.
   Daha çok şey var eminim bu yazıyı okuyunca sizinde katacaklarınız olacaktır.İlerleyen günlerde bu yazıya ilave yapmak istiyorum.Çünkü artık görüyorum ki hepimizin kafası karışık Televizyona çıkan doktorlar bile bunu suistimal ediyor.Bence bizimle ve hayatımızla oynuyorlar.Kimisi diyor hayvansal yağ ye kimisi yeme,kimisi ekmek ye kimisi yeme.Sağduyu zamanı annelerimiz bizi nasıl yedirdi ise öyle çok söze gerek yok bence.Bilgi kirliliği kafamızı karıştırıyor.
Devamı gelecek.....